Fare ( kemirgen ) türünü bilmek, hareket ve davranışlarını anlayabilmeyi sağlar ve bu da işe yarayacak mücadele yöntemleri geliştirmede oldukça önemlidir. Bu yüzden, “kendi kendine yardım” önlemlerinden ziyade deneyimli ve belgeli haşere mücadele uzmanına danışmak daima en güvenli çözüm yoludur.
Çatı Faresi
Siyah ya da kahverengi renkte, uzun kuyruklu, boyları 40 cm’ye kadar ulaşabilen büyük kulakları ve büyük gözleri olan hayvanlardır. Vücutları, Lağım faresinden daha küçük ve incedir. Kürkleri yumuşaktır.
Binaların içlerine ya da altlarına ve çöp ya da tahta yığınlarının içlerine yuva yaparlar. Çok iyi tırmanıcıdırlar ve binaların üst kısımlarında da görülürler. Hem et hem de ot yerler ama genellikle tahılları, meyveleri, yemişleri ve sebzeleri tercih ederler.
Doğduktan sonra iki ile beş ay içerisinde cinsel olgunluğa ulaşırlar. Bir yıl içerisinde bir dişi fare, 40 tane kadar yavru fare doğurabilir.
Çatı fareleri, uzun yıllar boyunca Orta Çağ’da büyük insan kayıplarına sebep olan Kara Veba’nın sorumlusu pirelerin taşıyıcıları olarak adlandırıldılar. Artık bu veba, insanlık için bu derecede bir tehlike oluşturmasa bile, çatı fareleri hala potansiyel hastalık taşıyıcısıdırlar. Bir çatı faresi istilasıyla mücadele edebilmenin ilk adımı hangi kemirgenin istila ettiğini bulmaktır. Çatı farelerinin, kafalarından ve gövdelerinden daha uzun olan tüysüz ve pullu kuyrukları vardır. Bu fare türü gececidir ve çok iyi bir tırmanıcıdır.
Kemirgenler üstün duyuları ile en başarılı şekilde çevreye ve her türlü ortama uyum sağlayan memelilerdir. Koku alma duyuları çok güçlü olduğu için gıdaları kolayca bulur ve engel tanımadan her yere ulaşırlar. Çok hızlı çoğalır, dişileri senede 7 kez ve her seferinde 8-10 yavru yaparlar .Tünel kazma, kemirme, tırmanma ve yüzmede çok ustadırlar.genellikle bahar aylarında üremeye başlarlar.
Ev Faresi (Fındık Faresi)
Fındık fareleri açık kahverengi veya gri ile siyah arası renkte kısa tüylerle kaplı olup, göbek kısımları daha açık renktedir. Kulaklarında ve kuyruğunda da vücudundakinden daha az olmak kaydıyla, tüy bulunmaktadır. Yetişkin fareler 12-30 gram arası ağırlıkta olup, burundan kuyruk ucuna kadar 20 cm’e kadar büyüklüğe ulaşabilirler. Dışkıları çubuk şeklinde ve her iki tarafı sivri uçludur.
Normalde, fındık fareleri yuvalarını çiftlik alanlarında, otlu ve ağaçlık alanlarda karanlık ve doğal şartlara karşı korunaklı ve hazır besin kaynaklarına yakın mesafede olan yerlerde yaparlar. Çok meraklı bir tabiata sahip olan fındık faresi gününü mıntıkasında dolaşarak geçirip yeni veya anormal şeyleri araştırır. Fındık faresi, beslenmesinde, eğer varsa, tohum ve fındığı tercih eder ama, aslında bu fırsatçı hayvan bulduğu her şeyi yemektedir. Fare ilaçlama da kullanılan yemler çok çekici olmasına rağmen fındık faresi zaman zaman yem çekingenliği gösterir. Dışarıdaki sıcaklık düşmeye başladığı zaman, kış uykusuna yatmadıkları için, fındık fareleri yaşamak için daha sıcak yerler aramaya başlar. Çoğu kez, etrafa yayılan yiyecek kokusu ve sıcaklığın etkisiyle, fındık fareleri binalara girebilmek için, kablo hatları, boru ağızları ve kapı altı boşlukları gibi her türlü girişten faydalanırlar.
Fındık faresi çok hızlı üremesiyle bilinmektedir. Dişi bir fındık faresi, her bir doğumda ortalama altı yavru olmak üzere her yıl sekiz kere doğum yapabilmektedir. 21 günlük hamilelik sonrası, bu fındık faresi yavruları tüysüz, gözleri kapalı ve tümüyle annelerine bağımlı olarak doğarlar. Yaklaşık 21 günde ergin fareler sütten kesilip çevrelerini keşfetmek için yuvalarından uzakta kısa gezintiler yapmaya başlayabilir. Farelerin çoğu yaklaşık 35 günlükken cinsel olgunluğa ulaşır ve altı haftalık olduklarında çiftleşmeye başlar.
Nerede fare varsa orada dışkı vardır. Bu küçük topaklara hayvanların ziyaret ettiği veya dolaştığı her yerde rastlanılması olağandır. Yaklaşık 3 ila 6 mm uzunluğunda olan bu dışkılar uçları sivri çubuk şeklinde olabilir. İnsanlar fındık farelerinin dışkılarını, Amerikan hamam böceklerinkiyle karıştırabilmektedir. Genel olarak boyutları ve görünümleri benzer olsa da farenin dışkısında farenin kendisini kaşıması nedeniyle tüy olabilir. Bunun yanı sıra böcek dışkısının uçları sivri olmayıp genellikle kenarlardan aşağı doğru dökülen kabartılar bulunur.
Bir ev zaten istila edildiyse önleyici yöntemlerin etkisiz olduğu görülmüştür. En etkili fare ile mücadele yöntemleri, eğitimli uzmanlarca yürütülmüş olanlardır.
Lağım Faresi (Sıçan)
Lağım fareleri, ağırlıkları 500 gramdan fazla olabilen büyük kemirgenlerdir. 40 cm uzunluğa varabilirler ve sadece kuyruklarının uzunluğu 21 cm gelebilir. Lağım faresinin vücudu, kahverengi veya gri renkte olan kabarık bir kürk ile kaplıdır. Kulakları ve kuyruğu pul puldur ve kuyruğu, kafa ve vücudundan daha kısadır. Dışkısı kapsül şeklindedir.
Lağım fareleri genellikle yeraltı oyuklarında yuvalanırlar ve yiyecek aramak için buralardan evlere girerler. Gündüzleri saklandıkları yerlerde kalma eğilimindedirler. Lağım fareleri hem etçil hem otçuldur ve çeşitli yiyecek kaynaklarıyla beslenirler. Eğer seçme şansları olursa, et, meyve, tahıl ve fındık tüketeceklerdir. Ayrıca ölü hayvanlar da bu fareler için bir besin kaynağıdır ve küçük balık ve kemirgenleri yakalayabilirler. Su içmek isterler ve yaşam yerlerini mümkün olduğunca su kaynaklarına yakın yerlere yaparlar. Lağım fareleri, baskın ve itaatkar üyelerden meydana gelen topluluklar halinde yaşasalar da, karıncalar gibi gerçek anlamda sosyal değillerdir.
Lağım fareleri 2-5 ayda cinsel olgunluğa ulaşır ve yılın her ayı çiftleşebilirler. Bir doğumda meydana gelen yavru sayısı 4-22 arasında olabilir. Dişiler yılda 3-12 arası doğum yapabilirler. Yetişkinler genellikle doğal ortamda bir yıla kadar hayatta kalırlar.
Latince Adı: Rattus norvegicus Görünümü Lağım fareleri, ağırlıkları 500 gramdan fazla olabilen büyük kemirgenlerdir. 40 cm uzunluğa varabilirler ve sadece kuyruklarının uzunluğu 21 cm gelebilir. Lağım faresinin vücudu, kahverengi veya gri renkte olan kabarık bir kürk ile kaplıdır. Kulakları ve kuyruğu pul puldur ve kuyruğu, kafa ve vücudundan daha kısadır. Dışkısı kapsül şeklindedir. Davranış, Beslenme Şekli ve Alışkanlıkları Lağım fareleri genellikle yeraltı oyuklarında yuvalanırlar ve yiyecek aramak için buralardan evlere girerler. Gündüzleri saklandıkları yerlerde kalma eğilimindedirler. Lağım fareleri hem etçil hem otçuldur ve çeşitli yiyecek kaynaklarıyla beslenirler. Eğer seçme şansları olursa, et, meyve, tahıl ve fındık tüketeceklerdir. Ayrıca ölü hayvanlar da bu fareler için bir besin kaynağıdır ve küçük balık ve kemirgenleri yakalayabilirler. Su içmek isterler ve yaşam yerlerini mümkün olduğunca su kaynaklarına yakın yerlere yaparlar. Lağım fareleri, baskın ve itaatkar üyelerden meydana gelen topluluklar halinde yaşasalar da, karıncalar gibi gerçek anlamda sosyal değillerdir. Üreme Lağım fareleri 2-5 ayda cinsel olgunluğa ulaşır ve yılın her ayı çiftleşebilirler. Bir doğumda meydana gelen yavru sayısı 4-22 arasında olabilir. Dişiler yılda 3-12 arası doğum yapabilirler. Yetişkinler genellikle doğal ortamda bir yıla kadar hayatta kalırlar.
Lağım fareleri, saklandıkları yerden yer darlığı veya karmaşadan dolayı çıkarılmadıkça, ortalıkta görülmezler. Gündüzleri görülmeleri potansiyel büyük bir istilayı işaret eder. Binaların etrafındaki açık alanlardaki oyuklar, lağım faresinin yuvalanmasının bir belirtisi olabilir. Lağım faresine dair diğer işaretler, yiyecek ve kablo gibi cisimler üzerinde bıraktıkları ısırık izleridir. Aynı zamanda kenar boyunca koşan farelerin yaptığı sürtünme izleri ve yağ lekeleri de hareketliliği gösterebilir. Genel olarak, leke ne kadar koyuysa hareketlilik o kadar büyük demektir. Belki de en bilinen işaretlerden birisi, dışkılarıdır. Lağım farelerinin dışkıları çok katı ve 18-20 cm uzunluğundadır. Bu dışkılar kemirgenlerin sık olarak geçtikleri yollar boyunca dağılmış halde olabilir.
Lağım fareleri tüm dünyada oldukça yaygındır. Günümüzde, lağım fareleri insanlara ait değişik yaşam ortamlarında barınabilmektedirler. Lağım farelerinin başlangıçta sadece ılıman orman bölgelerinde yaşadıkları düşünülse de, ortama uymada son derece başarılıdırlar ve artık yoğun nüfusa sahip şehirlerde de rahatça yaşamaktadırlar. Dışarılarda, binaların altındaki toprağın içindeki oyuklarda, toprak dolgularda ve ağaç köklerinin yanında görülebilirler. İç ortamlarda ise, bodrum veya zemin katlarda, alçak tesisat kanalı ve döşeme altı boşluklarında, çatı katlarında ve kanalizasyonlarda yaşarlar. Farklı hastalıkların taşıyıcıları olabilirler.